Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde yaşayan 60 yaşındaki Suriyeli ilahiyatçı Nevrs Semmi, Esad rejiminin zulmünden kaçarak Türkiye'ye sığınmıştı. Yıllarca Türkiye'de yaşayan Semmi, rejimin yıkılmasıyla birlikte ailesiyle birlikte Suriye'ye dönme kararı aldı. Ancak bu kararın ardında yürek burkan bir hikaye yatıyor. Semmi, Esad rejiminin vahşetine tanıklık ettiğini ve Sednaya Hapishanesi'nde 12, İdlib bombardımanlarında ise 15 akrabasını kaybettiğini anlatıyor. Ailesi ve birçok Suriyeli, rejimin acımasızlığına maruz kalmış, hapislerde işkence görmüş ve bombalamalarda hayatlarını kaybetmişlerdir. Semmi, Türkiye'nin kendilerini en güzel şekilde ağırladığını ve rejimin yıkılmasının ardından Suriye'nin özgürleştiğini belirtiyor.

Sednaya Hapishanesi'nin Korkunç Gerçeği

Semmi, Sednaya Hapishanesi'ndeki korkunç koşulları ve işkence yöntemlerini ayrıntılı olarak anlatıyor. Hapishane hücrelerinin ne kadar küçük olduğunu, tutuklu sayısının ne kadar fazla olduğunu ve maruz kaldıkları kötü muameleyi vurguluyor. 4 ay boyunca Humus'ta hava güvenlik şubesinde tutuklu kaldığını ve sürekli işkenceye maruz kaldığını söylüyor. Akrabalarının ölüm haberini 2024 yılında ölüm raporlarıyla aldıklarını belirtiyor. Semmi’nin anlattıkları, rejimin insanlık dışı uygulamalarına dair korkunç bir tablo çiziyor. Birçok Suriyeli ailenin benzer acılar yaşadığına ve bu acıların izlerinin uzun yıllar süreceğine dikkat çekiyor. Rejimin zulmü altında yaşam mücadelesi verenlerin hikayeleri, insanlığın karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Semmi, hapisteyken yaşadığı ve gördüğü acıları, daha sonra ailesinin ve arkadaşlarının başına gelenleri asla unutmayacağını belirtiyor.

İdlib Bombardımanlarının Acı İzi

İdlib bombardımanları sırasında 15 akrabasını kaybeden Semmi, bu saldırıların ne kadar acımasız ve rastgele olduğunu anlatıyor. Her gün onlarca insanın ölümüne neden olan bombaların, şehir hayatını nasıl alt üst ettiğini ve insanların ne kadar korku içinde yaşadıklarını anlatıyor. Semmi'nin anlattıkları, İdlib'in savaşın acımasız yüzüyle nasıl boğuştuğunu gözler önüne seriyor. Savaşın insan hayatına getirdiği yıkım ve kayıp, Semmi'nin anlatımında daha da belirginleşiyor. Bombalardan kurtulanların bile, zalim yönetim tarafından öldürülmesinin korkunç hikayelerini anlatıyor. Bu olaylar, Suriye'deki savaşın insanlık dramını bir kez daha gözler önüne seriyor. Semmi, ülkesine dönmenin verdiği buruk mutluluğun yanında, kaybettiği yakınlarını da asla unutmayacağını belirtiyor.

Suriye'ye Dönüş ve Umut

Semmi ve meslektaşı Dr. Abdulhamit Tahhan, Suriye'nin özgürleşmesiyle birlikte Şam'a olan özlemlerini dile getiriyorlar. Türkiye'nin kendilerini misafirperverlikle ağırladığını belirterek, Suriyelilerin vatanlarına dönme umudunu vurguluyorlar. Dr. Tahhan, kendi ailesinin de savaştan kaçarak Türkiye'ye sığındığını ve benzer acılar yaşadığını anlatıyor. Sednaya Hapishanesi'nde ölen yakınlarının acı kaybını dile getiriyor. Her bir kaybedilen insanın sadece bir rakam olmadığını, her birinin ayrı bir hikaye ve acı dolu bir hayat olduğunu vurguluyor. Suriye'nin geleceği için umutlu olduklarını ve dünyanın adil bir yeni Suriye'nin inşasına yardımcı olmasını istiyorlar. Semmi ve Tahhan'ın hikayeleri, Suriye savaşının insanlık üzerinde bıraktığı derin yaraları gözler önüne sererken, aynı zamanda umudun ve yeniden başlamanın da mümkün olduğunu gösteriyor.