HABER: MEHMET OFLAZ

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve çok sayıda can kaybına yol açan bir apartman binasının davasının üçüncü duruşması gerçekleştirildi. Duruşma, Bölge 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuksuz sanık yapı denetim görevlisi, savunmasında binanın tesliminden sonra projeye aykırı değişiklikler yapıldığını iddia etti. Ancak tanık ve mağdur yakınları bu iddiayı reddetti. Tutuklu sanık müteahhit ise uzun süredir tutuklu olduğunu belirterek tahliye talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, müteahhidin tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

Yapı Denetim Yetkilisinin Savunması

Yapı denetim yetkilisi, kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Firmasındaki personelin yapı denetimini gerçekleştirdiğini belirterek, binanın inşaat aşamasında projesine uygun olarak inşa edildiğini ve denetlendiğini savundu. İnşaatta kullanılan malzemelerin mevzuata uygunluğunun laboratuvar testleriyle kontrol edildiğini ve herhangi bir aksaklık tespit edilmediğini iddia etti. Ancak, binanın tesliminden sonra projeye aykırı değişiklikler yapıldığını öğrendiğini ve bu değişikliklerin yıkıma neden olmuş olabileceğini öne sürdü. Depremin yıkıcı etkisinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, hiçbir sorumluluğunun olmadığını ve beraatini talep ettiğini ifade etti. Ayrıca, 3000'i aşkın bina denetlediğini ve sadece iki bina ile ilgili olarak hakkında dava açıldığını söyledi. Savunmasını, müteahhit ile sınırlı iletişimini de vurgulayarak tamamladı.

Tanık ve Mağdur Yakınlarının Beyanları

Duruşmada dinlenilen tanıklar, yapı denetim yetkilisinin iddialarını çürüttü. İnşaatta çalışanlar, binada esaslı değişikliklere, kalitesiz malzeme kullanımına veya projenin dışında bir uygulamaya şahit olmadıklarını belirttiler. Mağdur yakınları da benzer şekilde, binada teslimden sonra önemli değişiklikler yapılmadığını ifade ettiler. Bu beyanlar, yapı denetim yetkilisinin savunmasını zayıflatan önemli unsurlar oldu. Tanık beyanları, binanın teslimatından sonraki süreçte yapılan değişikliklerle ilgili herhangi bir kanıt sunulmamasıyla da tezat oluşturuyordu. Mahkeme, bu çelişkili beyanları değerlendirerek kararını verecekti. Özellikle, tanıkların güvenilirliğinin ve beyanlarının doğruluğunun incelenmesi önem taşıyordu.

Müteahhidin Tahliye Talebi ve Mahkemenin Kararı

Tutuklu sanık müteahhit, uzun süredir tutuklu olduğunu ve tahliyesini istedi. Tanıkların doğru beyanda bulunmadığını iddia ederek, tanıklar ile babası arasında husumet bulunduğunu ve bu nedenle doğruyu söylemediklerini öne sürdü. Bilirkişi raporunda hatalar olduğunu ve yeni bir rapor alınana kadar tutuklu kalmasının mağduriyet yaratacağını belirtti. Mahkeme heyeti, kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmanın sonucunu beklemeye, müteahhidin tutukluluk halinin devamına ve diğer sanıklar için adli kontrol şartının devamına karar verdi. Dosyanın bilirkişilerden dönüşünün beklenmesi sebebiyle, duruşma 21 Ocak 2025 tarihine ertelendi. Mahkemenin kararının, hem tutuklu sanığın mağduriyetini hem de adil yargılama ilkesini göz önünde bulundurarak verilmesi bekleniyordu. Öte yandan, yeni bilirkişi raporunun içeriği ve mahkemenin bu rapora nasıl yaklaşacağı da davanın seyrini önemli ölçüde etkileyecekti. Hatay'da yaşanan deprem felaketinin ardından açılan bu dava, hem kamuoyunda hem de hukuk çevrelerinde büyük bir ilgiyle takip ediliyor.