Hatay'daki Rönesans Rezidans enkazından 2 gün sonra mucizevi şekilde kurtarılan Cemile İncili, depremde hayatını kaybeden ablası Mevlüde ve yeğeni Mehmet Şükrü İncili için hala umutla bekliyor. Asrın felaketi olan depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, ablası ve yeğeninin cesetlerine ulaşılamamış olması, İncili'nin yüreğinde derin bir acı bırakıyor. Yaşadığı korkunç deneyimi anlatan İncili, kayıp yakınlarının en azından bir mezarının olmasını ve onlara son bir kez veda edebilmeyi yürekten arzuluyor. Antakya'da yaşanan bu acı olay, binlerce insanın yaşadığı kayıp ve umutsuzluk duygusunun bir yansıması niteliğinde.

Enkaz Altındaki Dehşet Anları

Deprem anında Rönesans Rezidans A2 bloğunda bulunan İncili, enkaz altında kaldığı iki gün boyunca tarifi imkansız acılar yaşamış. Ablası ve yeğeniyle konuşabildiğini, ancak kısa süre sonra yeğeninin nefes almakta zorlandığını ve ablasının sesinin kesildiğini anlatıyor. Enkaz altında kalma korkusuyla ablasından helallik istediğini ve ablasının da helal ettiğini belirten İncili, o anları asla unutamayacağını söylüyor. Kurtarılma anına kadar yaşadığı umutsuzluk ve korku, psikolojik olarak onu derinden etkilemiş. Enkaz altında kalma deneyimi, hayatının geri kalanında silinmez izler bırakacak bir travma olarak hafızasında yer edecek. Yaşanan bu olay, depremin yarattığı yıkımın ve acıların boyutunu gözler önüne seriyor. Binlerce insanın yaşadığı benzer travmalar, depremin ardında bırakacağı uzun süreli etkileri gösteriyor. Bu deneyimler, psikolojik destek hizmetlerine olan ihtiyacı da açıkça ortaya koyuyor.

Kayıp Yakınları İçin Umutsuz Bir Bekleyiş

Kurtarılmasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, ablası ve yeğeninin bulunamaması, Cemile İncili'nin hayatında derin bir boşluk yaratmış. Enkazdan sağ kurtulmanın sevincini, kayıp yakınlarının acısı gölgelemiş. İncili, ablası ve yeğeninin cesetlerine ulaşarak, onlara son görevini yapmak ve bir mezar taşının başında dua edebilmeyi istiyor. Bu durum, depremde yakınlarını kaybeden binlerce kişinin yaşadığı ortak bir duyguyu yansıtıyor. Kayıp yakınlarının mezarlarının bulunamaması, onların acılarını daha da derinleştiriyor ve travmanın üstesinden gelmelerini zorlaştırıyor. Yetkililerin kayıp kişilerin bulunması için daha fazla çaba göstermesi, bu ailelerin acılarını hafifletmek için oldukça önemlidir.

Bir Mezar Taşı, Bir Umut Işığı

Cemile İncili, Antakya'daki Rönesans Rezidans'a gitmekten kaçınıyor, çünkü orası onun için acı dolu anıların yaşandığı bir yer. Ablası ve yeğeninin mezarları olmadığı için dua etmek için gidebileceği bir yer bile yok. Bu durum, depremden etkilenen insanların yaşadığı travmanın ve kayıpların boyutunu bir kez daha vurguluyor. Bir mezar taşı, kayıp yakınlarına saygı göstermenin ve acıyı onurlandırmanın bir yoludur; ancak, İncili'nin yaşadığı gibi, bir mezarın bile bulunamaması, acıları daha da derinleştiriyor. Yetkililerin kayıp kişilerin kimliklerinin tespit edilmesi ve mezarlarının bulunması için daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor. Bu durum, sadece Cemile İncili'nin değil, binlerce kişinin acılarını hafifletmek için büyük önem taşımaktadır. Bu, hem insancıl hem de hukuki bir sorumluluktur.