İYİ Parti Grup Başkanvekili, hükümetin belediyelere gönderdiği kreş yazısıyla başlayan tartışmaları değerlendirdi.
Kreş Tartışmaları ve Vatandaşların Endişeleri
Grup Başkanvekili, iktidarın belediyelere gönderdiği kreş yazısı sonucu yaşanan tartışmaların, asgari ücretle çalışan ve çocuklarını kreşlere göndermek zorunda kalan kadınları endişelendirdiğini belirtti. Hükümetin 2007 yılında çıkarılan kanunu 17 yıl sonra hatırlamasının, seçimlere yönelik bir adım olduğunu savundu. Yetkililerin, kanunları kendi çıkarlarına göre yorumlamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu tartışmaların çalışan anneleri doğrudan etkilediğini ve onların endişeyle gelişmeleri takip ettiğini ifade etti. Yetkililere, depremzedelere konut teslimi yerine kreş tartışmalarıyla ilgilenmemeleri çağrısında bulundu. Ayrıca, mevcut mevzuatın tüm taraflar için geçerli olması gerektiğini hatırlattı. Bu tartışmaların ülke genelinde büyük bir gerginliğe neden olduğunu ekledi.
Kara Harp Okulu Mezuniyet Töreni ve Sonrası
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kılıç kuşanarak and içen ve "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı atan teğmenlerle ilgili olarak, genç subayların bu eylemlerini vatanseverlik duygularıyla yaptıklarını ancak AK Parti döneminde atanan komutanların yetiştirdiği bu gençlerin, tarikatların ve FETÖ'nün kurumlara sızması endişesiyle böyle bir adım attıklarını düşündüğünü söyledi. Bu gençlerin iyi niyetlerini vurgulayan Grup Başkanvekili, Milli Savunma Bakanı'nın da itibarını zedeleyecek bir adım atılmamasını diledi. Sosyal medyada kadın teğmene yapılan hakaretleri de kınadı ve iktidarın bu konuda yeterince duyarlı davranmadığını belirtti. Konunun siyasi bir boyuta taşınmamasını ve genç teğmenlerin yanında olduklarını ifade etti.
Merkel'in Hatıraları ve Göçmen Politikası
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel'in hatıralarında, Türkiye ile göçmen meselesi üzerine yaptığı görüşmelerden Avrupa Birliği'nin memnun kaldığını ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının memnun olmadığını dile getirdi. Merkel'in ifadelerine göre, Avrupa Birliği, Türkiye'den istediğini almış ve Türkiye milyonlarca göçmene ev sahipliği yapmış durumda. Grup Başkanvekili, göçmen politikasının, geçmiş dönemlerdeki koruyucu yaklaşımın aksine, AK Parti döneminde popülist politikalara dönüştüğünü ve Türkiye vatandaşlarının Avrupa Birliği'nde vizesiz seyahat hakkının da gerçekleşmediğini belirtti. Devletin bu konuda net bir politikaya sahip olması gerektiğini vurguladı. Bu konunun ülke güvenliği ve geleceği için büyük önem taşıdığını belirtti. Türkiye'nin göçmen politikasında daha dengeli ve sürdürülebilir bir yaklaşımı benimsemesi gerektiğini ifade etti. Bu konudaki yanlış politikaların düzeltilmesi gerektiğini belirtti.
Etki Ajanlığı Düzenlemesi ve Siyasi Tartışmalar
Etki ajanlığı düzenlemesiyle ilgili olarak, tüm partilerin grup başkanvekillerinin katıldığı toplantıda, devlet yetkililerinin bu yasanın gerekliliğinin sebeplerini anlattığını söyledi. Üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye'de başka ülke vatandaşlarına yönelik operasyonlarının bu yasanın temel gerekçesi olduğunu belirtti. Yurt dışı istihbarat örgütlerinin Türkiye'deki çete ve mafyaları kullanarak gerçekleştirdiği suçları kapsamayan mevcut kanunların yetersiz kaldığını belirtti. Muhalefet partilerinin bu konuda görüşlerini dile getirdiklerini ancak AK Parti'nin muhalefetin somut öneri sunmadığı yönündeki açıklamasını, olumlu bir yaklaşımı sabote etme girişimi olarak değerlendirdi. Bu durumun muhalefete tuzak kurma girişimi olabileceğini ifade etti. Yasama sürecinde şeffaflığın önemine vurgu yaptı. Bu düzenlemenin ülke güvenliğini güçlendirmek için yapılması gerektiğini, fakat aynı zamanda demokratik ilkelere uyumlu olması gerektiğini belirtti.
Anıtkabir'deki Slogan Atma Olayı
Anıtkabir'de Recep Tayyip Erdoğan lehine slogan atılmasına tepki gösteren Grup Başkanvekili, bu durumun saygısızlık olduğunu ve Cumhurbaşkanının bu konuda daha net bir tavır alması gerektiğini belirtti. Anıtkabir'in Cumhuriyetin kurucusu için kutsal bir yer olduğunu ve bu mekanın siyasete alet edilmemesi gerektiğini vurguladı. Bu olayların bir tarafın diğer tarafı susturmak için kullandığı bir yöntem olduğunu belirtti. Bu tarz olayların demokratik bir ülkede olmaması gerektiğini ve toplumun tüm kesimlerinin bu konuda hassas olması gerektiğini ifade etti. Hükümetin bu tür olaylara daha sert müdahale etmesi gerektiğini ekledi.