Hatay'ın Odabaşı Mahallesi'nde bulunan Selim Köse Apartmanı, 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 43 kişinin ölümüne neden oldu. Müteahhit Hasan Köse, şantiye şefi Mehmet Ezer (46), ve denetçiler Eysem Ezer (42) ile Gülseren Altundağ Tatlı (34), "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar ay hapisle yargılanıyor. Dava, 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada, sanıklar ve ölenlerin yakınları hazır bulundu. Yakınları, sanıkların tutuklanmasını talep etti. Mahkeme süreci, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve Türkiye genelinde tartışmalara yol açtı. Özellikle, sorumluların cezalandırılması ve benzer olayların önlenmesi için daha sıkı düzenlemeler yapılması gerektiği yönünde görüşler dile getirildi. Bu trajik olayın tekrar yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması, toplumun ortak talebi haline geldi.
Asli Kusurlu Bulundular
Mahkeme, binanın projelendirme, yapım ve iş bitimi aşamalarında Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik esaslarına yeterince uyulmadığını tespit etti. Bu nedenle, 43 kişinin ölümünde 4 sanığın da "asli kusurlu" olduğu belirtildi. Sanıklar, suçlamaları kabul etmedi. Müteahhit Hasan Köse, apartmanın yıkılmasında hiçbir sorumluluğu olmadığını iddia etti ve "Benim bir suçum varsa cezamı çekmeye hazırım. Suçum varsa en büyük cezayı bana verin. O zaman da söylemiştim, apartmanda ölenlere kanım helaldir" dedi. Diğer sanıklar da benzer şekilde savunma yaparak, tutuklanma taleplerinin reddedilmesini istedi. Savcılık ise, sanıkların tutuklanmasını talep etti.
Dava Ertelendi, Tutuklama Talebi Reddedildi
Mahkeme heyeti, sanıkların tutuklanma taleplerini reddetti ve adli kontrol hükümlerinin aynen uygulanmasına karar vererek davayı erteledi. Bu karar, ölenlerin yakınları ve bazı avukatlar tarafından tepkiyle karşılandı. Avukat Seda Mutaf, sanıkların bir gün bile tutuklu kalmadığını belirterek, acil tutuklanmaları gerektiğini vurguladı. Türkiye'de benzer deprem felaketlerinin yaşanmasının ardından, sorumluların yargılanması ve cezalandırılması süreci uzun sürüyor ve çoğu zaman yetersiz kalıyor. Bu durum, kamuoyu tarafından eleştiriliyor. Olay, Türkiye'de yapı denetimi ve güvenliğine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bu durum, özellikle deprem bölgelerinde yaşayanların güvenliğini tehdit etmekte. Yargılama sürecinin şeffaf ve hızlı yürütülmesi, adaletin sağlanması adına büyük önem taşıyor.
Cezasızlık Politikası Tartışmaları
Manisa Barosu Başkanı Avukat Sevgi Başak, Türkiye'de ciddi bir cezasızlık politikası olduğunu belirtti. 1999 depremlerinden ders alınmadığını ve benzer olayların tekrar yaşandığını vurguladı. Başak, adalet arayışının uzun ve zorlu bir süreç olduğunu, ancak mücadeleden vazgeçilmemesi gerektiğini dile getirdi. Türkiye'nin deprem kuşağında yer alması nedeniyle, yapı güvenliğinin sağlanması ve olası risklerin azaltılması için daha etkili önlemlerin alınması elzemdir. Bu konu, hem kamu kurumlarının hem de bireylerin sorumluluğunu gerektirir. Yapı denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve şeffaflığın artırılması, gelecekte benzer olayların önlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Bu konunun kamuoyunda sürekli gündemde tutulması da büyük önem taşımaktadır.